KİTAPLARA DOKUNMA!

KİTAPLARA DOKUNMA!

18 Aralık 2008 Perşembe

Bir | SahtekârŞırıltı | Ercüment Aytaç | Öykü

Aytaç’ın YKY’de Edebiyat Öyküler dizisinde, Aralık 1996’da yayımlanan, elli altı sayfalık Sahtekâr Şırıltı’sında {Edebiyat–161 ISBN 975-363-593-1}, “Göçebe Şehri”, “Dere”, “İlk Işık Vakti / Dua”, “Delimemet’in Masalı”, “Akşamki Buluşma”, “Cam Kırığı Yatağı & Okul Bahçesi”, “Adam & Pantolonu Neon-Antıkte Dramatürjik Bir Tutanak”, “Kaybolan Madeni Para” başlıklarını taşıyan on öykü yer alıyor.

park yumağı zehir yumağı

İŞTE YERİ, GÖĞÜ, sinsi alevler ağaç yeşilini de sarıyor işte. Tüm olan bitenin ortasındasın küçücük parçam, usulca zehirlenen melek; ben yangının işgüzar uşaklarından, sen nefesin zorlanana dek kumla dost, kuma arkadaş, bin bir sevinç çığlığında düşe kalka, paytak, plastik kovalara hamlelerinle: Ne bilirsin ki sen sevgi yumağı, sen içine yavaşça zehir akıttığım melek, günlük zevklerimin yarınki borçlusu, gün gelip de ışıksızlığı sırtlanacağını, nefessizliği. Ne bilirsin ki zincirlerimin kum havuzunu öteden beri kirlettiğini makinelerimin, yeryüzünün kütüphanelerine yayılan süslü kelimelerimin ardında: Ne bilirsin ki beni, güvenerek sarıldığın elimi.

Ne bilirsin ki: Alıştığım ve bilmediğim yola çıkıyoruz parktan sonra, alıştığım ve çözemediğim kara gürültüye, cevherini yitirmiş sevgili kalabalığa, beton dokusuna sinmiş terimize. Dirseğimle yer açıyorum adımlarımıza; yarım adım ötemde kovaladığım saniyeler var hep, ve ensemdeki acının tam üstünde bir kelepçe, BAKAMIYORUM: Gri-maviye okuyamayacağım doksan dokuz isim yazan kuş sürüsü. Bir kutlu bildiri göğsüme değmeden sessizce siliniveriyor ışıkta, boğazımda donan çığlık kalıyor geriye. Gece vakti ışığın tüm yansımaları sona erecek mi? Sorunca kelepçe acıtmıyor artık ensemi. Soru merhem gibi. Sorunca sıkıca kavradığım elini anımsıyorum.

“Yolumuz daha uzun mu?” Yolumuz neon tabelalı tilkilerin önünden geçerken, uç uca eklenmiş masallara takıyorum işaret parmağımı ki oynayayım, ki dağıtayım, vitrin camındaki saçlarına dökeyim tüm yalanları. Karnımdaki korkuyla eğilip başını öpüyorum sonra, utancım ağzıma geliyor, burnuma doluyor, nefesime doluyor, tilkiler gülümsüyorlar öğle uykularında. Belki yolumuz uzun değil. Belki onlar öğle uykusundayken çarçabuk ulaşırız evimize. Bizi fark etmezlerse, birbirlerine haber veremezler geçeceğimiz yolları, ayaklarını una bulayıp gelemezler kapımızın önüne.

Renk çocuğu, gel öyleyse, dudaklarımıza gülümsemeyi boyayıp kalabalığa karışalım. Dirsek darbelerimi yiyince onların bir aynası olduğumuzu bilecekler. Hızlıca yürüyelim ama koşmayalım, kuşkularını çekmeyelim üstümüze. Nefes alırken, küçüğüm, zorlanıyorsun değil mi? Kucağımda dinlendirebilseydim kabaran göğsünü; sevgiden sıkça söz açtım kütüphanelerde, okudular; kelimeleri ve zamkının kokusunu sevdiler; onları sevdim; ama, hiç düşünmedik sevgiyi yanı başımızda bulmayı; kucağımdaki görünün şaşırtır onları; ürkerler, anlamazlar bizi.

Yavaş yürüyelim küçüğüm, yavaş çekelim sinsi alevlerden arta kalan havayı ciğerimize; yolumuz belki de uzun değil. Belki tilkilerin göz kapakları ağırlıklarını yitirmeden, evimizde oluruz. Yol kenarında tek taşları kalkmış, tek gözleri aralanmış, tek kulakları dikilmiş, ee? Geçeceğimiz yolları varsın bilsinler, varsın bilgisayarlarında fişlesinler verilerimizi, ne olurmuş ki? Herkes geçiyor yollardan bizimle beraber, dudaklarında ‘evim’, dudaklarında susuzluk, dudaklarında kilit. Gel.

Sahtekâr Şırıltı | Ercüment Aytaç | s. 50-51 | YKY – İstanbul | Aralık 1996.

Ercüment Aytaç 1965’te Sivas’ta doğdu. 1981’den beri Avusturya’da yaşıyor. Merkezi Viyana Mödling’deki UNESCO’ya bağlı Uluslar arası Halk Sanatları Örgütü’nün sanat danışmanlığını yürüten. Gazete ve dergilerde Türkçe ve Almanca yazılarını yayımlayan Aytaç’ın ilk romanı “ve: blues” 1964’te YKY’de yayımlandı.
1996’da Viyana Word Up Edebiyat Ödülünü ve Avusturya Devleti Edebiyat Bursu’nu kazandı.

AydaBirKitap | Siz de Bağlanın!

AydaBirKitap: İyi kitaplar!